Ancak Aarhus Üniversitesi Ekoloji Bölümü'nden kıdemli araştırmacı Christian Lonborg, balıkçılığın denizin derinliklerinden azot ve CO2 salınımını nasıl etkilediği hakkında 'korkutucu derecede az' şey bildiğimizi söylüyor. ''Bazı açılardan bu bir tür 'kara kutu', yani denizde bir şeyler yaptığımızda ne olacağını gerçekten bilmiyoruz.''
Bu yüzden kendisi ve diğer Danimarkalı araştırmacılar, diğer şeylerin yanı sıra dip trolünün etkisini yeni bir çalışmada araştırdılar. Deneyler, deniz tabanındaki bozulmaların sera gazı karbondioksitin ek bir kaynağı olduğunu ve deniz tabanında daha fazla oksijen tüketimine yol açtığını gösterdi.
Çalışma, Danimarka sularında 22 yıldır en kötü oksijen kaybının yaşandığı sonbaharın ardından geldi.
Ulusal Çevre ve Enerji Merkezi'nin (DCE) bir raporuna göre, Helnæs koyu, bitkiler çürüdükten ve balıklar kaybolduktan sonra çorak kalmaya devam ediyor. Geniş bir alanda oksijen tükenmesi o kadar şiddetli ki hayvanların suda yaşaması imkansız.
Aslında, yeni çalışmanın arkasındaki araştırmacılar gerçek deniz tabanında bir saha çalışması yapmak istediler ancak çok pahalı olunca deney, bir kontrol grubu olan bir laboratuvarda yapıldı.
Deneyler, dokunulmamış bir deniz tabanının daha az organik karbon ve nitrojen saldığını gösterdi. Öte yandan, organik karbon salınımı deniz tabanı bozulduğunda 14 kat daha fazlaydı.
Deniz tabanını bozabilen tek şey trolleme değil. Çalışma, deniz tabanından kazı ve ham madde çıkarma işlemlerinin de bunu yapabileceğini belirtiyor.
Hibya Haber Ajansı