Altun’un konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Asya ve bir zamanların popüler ifadesiyle üçüncü dünya ülkeleri için artık Batılılaşma ideolojisinin tahakkümü son bulmuştur. Her ülke, yaşadığımız kaos ve belirsizlik çağında hem özgür hem kendi menfaatlerini gözetmek hem de sorumlu davranmak durumundadır.
Artık ülkeler için en anlamlı tutum, küresel barış ve istikrara katkı sunmaktır. Bu çerçevede istikrarlaştırıcı bir ülke olarak Türkiye, bölgesindeki ve küresel sistemi etkileyen kriz ve çatışmalarda gerçekten etkin ve proaktif bir rol oynuyor.
Son yıllarda yapay zeka teknolojileriyle beraber iletişim ve medya ekosisteminde yeni bir evreye geçtiğimiz açık bir gerçek. Kuşkusuz her teknolojik gelişme, medyanın içerikleri iletme biçimini de içeriğin hatta kendisini de etkilemekte, dönüştürmektedir.
Yapay zeka ve dijitalleşmenin habercilikte kullanımı bize gerçekten muazzam imkanlar, fırsatlar sunmaktadır. Haberin yapımı, üretimi ve dağıtımı kolaylaşmaktadır. Diğer yandan haber kurum ve kuruluşlarında daha etkin ve verimli çalışmalar yapılabilmektedir.
Hem daha hızlı arama yapma hem de daha fazla enformasyon elde etme imkanı oluşmaktadır. Görsel medya ürünlerini meydana getiren montaj, renk ayarı, ses senkroni gibi zaman isteyen işlerde hız kazanılmakta.
Yapay zeka teknolojilerinin medya ve iletişim dünyamıza sunduğu bu imkanların yanı sıra beraberinde getirdiği birtakım meydan okumaları da elbette biliyoruz ve bunları da dikkate almalıyız.
Her şeyden önce yapay zeka destekli medya düzeni, üretilen dezenformatif içeriklerle toplumu yanlış yönlendirme, yapay zeka sistemlerinde şeffaflık olmaması, haber içeriklerinde önyargı ve hatalı üretim, toplumsal kutuplaşma ve ayrımcılığı tetikleyen manipülatif içerikler gibi bir dizi riski, tehdidi beraberinde getirmektedir. Bu anlamda yapay zeka teknolojileri hibrit tehditleri derinleştiren bir özelliğe de sahiptir.
İnsan aklı ve yaratıcılığı, teknolojinin sunduğu tüm olanaklardan daha değerlidir, daha kıymetlidir.
Risklerin farkında olmak mecburiyetindeyiz, bu riskleri yönetmek mecburiyetindeyiz. Cesur olmak, bir diğer yandan da dikkatli olmak durumundayız. Yapay zeka teknolojileri söz konusu olduğunda bizler, medya alanının içerisinde bulunan aktörler, ne teknolojiden korkan teknofobikler gibi, ne de her teknolojiye içeriğine, kültürüne bakmadan aşık olan teknokolik gibi hareket edemeyiz.
Her ne olursa olsun biz yapay zekanın insan aklıyla beraber, insan aklına tabi bir şekilde ve elbette etik ilkeleri esas alarak medyada kullanılmasını temin etmeliyiz.”
Hibya Haber Ajansı