Rapora göre, küresel kuzeydeki zengin, demokratik ülkeler, küresel güneydeki yetkililerin benzer zalim taktiklerini eleştirirken aynı zamanda iklim protestolarını bastırmak için sert, belirsiz ve cezalandırıcı önlemler kullanıyor.
Rapor Bu ülkelerdeki baskının -uzun hapis cezaları, önleyici gözaltı ve taciz dahil- hükümetlerin ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü gibi temel hakları koruma konusundaki yasal sorumluluğunun ihlali olduğunu buldu.
Ayrıca, aynı hükümetlerin gelişmekte olan ülkelerdeki rejimleri barışçıl protesto hakkına saygı göstermedikleri için sık sık nasıl eleştirdiklerini de vurguluyor.
Climate Rights International direktörü Brad Adams, "Hükümetler diğer ülkelerde barışçıl protesto hakkı konusunda çok sık güçlü ve ilkeli bir görüşe sahip oluyorlar – ancak kendi ülkelerinde belirli türden protestoları beğenmediklerinde yasalar çıkarıyorlar ve onları durdurmak için polisi görevlendiriyorlar" diyor.
Avrupa, ABD ve İngiltere genelinde yetkililer şiddet içermeyen iklim protestolarına kitlesel tutuklamalar ve uzun hapis cezalarıyla sonuçlanan zalimce yeni yasalarla yanıt verdi. Bazı durumlarda protestolara katılanlar politikacılar ve medya tarafından holigan, sabotajcı veya eko-terörist olarak etiketlendi.
Üst düzey insan hakları savunucuları ve çevre kampanyacıları baskı konusunda endişelerini dile getirdiler ve hükümetleri şiddet içermeyen protesto hakkını korumaya çağırdılar.
BM'nin insan hakları savunucuları özel raportörü Mary Lawlor geçen yıl Guardian'a, "Bu savunucular temelde gezegeni kurtarmaya çalışıyor ve bunu yaparken de insanlığı kurtarıyor," demişti. "Bunlar korumamız gereken insanlar, ancak hükümetler ve şirketler tarafından etkisiz hale getirilmesi gereken bir tehdit olarak görülüyorlar. Sonuçta mesele güç ve ekonomi."
Hibya Haber Ajansı