Bakan Tunç'un konuşmasından satır başları şu şekilde:
"Önümüzde bir Yargı Reformu Strateji Belgesi hazırlığımız var. Hazırlıklarınızı tamamlamak üzereyiz. Son aşamaya gelmişken Adalet ve Medya ilişkisini bir masaya yatıralım dedik. Bu toplantının Yargı Reformu Strateji Belgesine çok önemli katkılar sunacağını düşünüyoruz.
Bundan 25 yıl önce Devlet Güvenlik Mahkemeleri vardı. Başörtüsüne özgürlüğü savundum için genç bir avukat olarak hakkımda iddianame düzenlenmişti ve burada yargılanmıştım. Bugün o mekan artık bir eğitim yuvası olarak ülkemizin geleceğine imza atacak bitir yerde bu sefer Adalet Bakanı olarak bulunmaktan memnuniyet duyuyorum.
Türkiye’yi yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşturmanın mücadelesini veriyoruz. Çok mesafeler aldık. Türk yargısının geçmişteki durumu ile bugünkü durumunu kıyasladığımızda çok önemli mesafeler aldık.
Türk yargısı geçmişte belli dönemlerde; 27 Mayıslarda, 12 Eylüllerde, 28 Şubatlarda Türk demokratik hukuk devletinin yanında değil de maalesef darbecilerin yanında destek olduğunu görmüştük. Ama bu yargı sistemini artık geride bıraktık.
Türk yargısı maalesef vesayetçi anlayışın arka bahçesi olarak görev yaptığı yıllarda hukuk sistemimize zararlar vermişti. Ama bunlar artık geride kaldı. 15 Temmuz’da verdiği sınav gerçekten takdire şayandı ve vesayetçi anlayışla milletiyle beraber mücadele etmeyi başardı, büyük bir sınav verdi.
Yine Türk medyası da büyük bir sınav verdi 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında, televizyonlarımız canlı yayınlar yaptı, sesler kesilemedi, ekranlar karartılamadı. Ekranlarda yayın yapan gazetecilerimiz milli iradeye sonuna kadar sahip çıktı. Milletçe bu darbecileri karşı koymamız lazım, bağımsızlığımıza sahip çıkmamız lazım dedi ve milletin meydanlara inmesinde çok büyük rolü oldu. 15 Temmuz’da verilen sınav Türk medyası için takdire şayandı.
Filistin’de de 7 Ekim’den bu yana dünyanın gözü önünden bir soykırım işleniyor. 50 bine yakın insan şehit edildi ve bunun yüzde 80’i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Maalesef uluslararası medya, o katledilen çocukların haklarını savunmak yerine katledenleri destekleyen bir dezenformasyon yapıyor. Bunun yanında Türk medyasının muhabirleri, Filistin’den, Gazze’den, Lübnan’dan, İsrail’den, insanlık suçunun işlendiği bölgelerden hayatları pahasına yayınlar yaparak toplumu aydınlatıyor.
Adalet bir dengedir, insan onurunu korumaktır. Adaletin olmadığı yerde toplumsal barış ve huzur olmaz. Adalet huzur ve barışın teminatıdır. Adalet, haksızın şirret çığlıkları arasında haklının sesini duyabilmektir. Adaletin tecellisi için çok önemli unsurlar vardır. Bunlardan en önemlisi insandır. İnsan unsurunun hem nicelik hem de nitelik açısından daha kaliteli hale getirilebilmesiyle ilgili olarak çalışmalarımıza hız verdik.
22 yıldan bu yana çok önemli mesafeler aldık. Hakim ve savcı sayımız 9 binden 25 bine yükseldi. Avrupa Konseyi ülkeleri arasında henüz daha ortalamanın biraz altındayız.
Fiziki yargının kalitesi konusunda çok hızlı ilerleme sağladık. Burada teknolojinin imkanları çok önemli. Artık yapay zekadan bahsediyoruz. Yapay zeka her alanda kullanıldığı gibi yargı alanında da kullanılabilmesi imkanları var. Bu konuda da hazırlıklarımız var. Teknolojinin tüm imkanlarını daha da geliştiriyoruz.
Son 22 yılda temel mevzuatımızın tamamını değiştirdik. Bütün kanunlarımızın hepsi yenilendi. Önemli olan bu kanunların iyi uygulanmasıdır. Bu konuda da insan unsuru çok önemlidir."
Hibya Haber Ajansı