Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmaından satır başları şu şekilde:
"Amerika Birleşik Devletleri’nde yoğun bir toplantı ve görüşme trafiğimiz olacak. Bu yıl Genel Kurulun en dikkat çekici etkinliği BM Genel Sekreterinin ev sahipliğinde tertiplenecek geleceğin zirvesidir.
23 Eylül günü gerçekleştirilecek zirvede çok taraflı sisteme yönelik meydan okumalar karşısında ortak çözümler üretmesi hedefleniyor.
Zirveye hitabımda BMGK ve uluslararası finans mimarisi başta olmak üzere küresel yönetişim mekanizmasının reform ihtiyacına yine dikkat çekeceğim. Daha kapsayıcı, adil ve etkili bir yapılanmaya duyulan gerekliliğin altını çizeceğim. Türkiye’nin bu yöndeki çabalara dair katkı ve desteğini beyan edeceğim.
Bu yıl ki genel kurul görüşmeleri ise “Hiç kimseyi geride bırakmamak” teması altında yapılıyor. Görüşmelerin ilk gününde 24 Eylül Salı günü BMGK hitap edeceğim. Burada bölgemizin ve insanlığın gündeminde yer alan hususlarla ilgili kanaatlerimizi paylaşacağız.
Özellikle Gazze’deki soykırıma ve İsrail’in saldırgan politikalarına karşı atılabilecek ortak adımlara temas edeceğim. Yaklaşan kış mevsimi Gazzeli kardeşlerimizin yaşadığı zorlukları daha da ağırlaştıracaktır. Açlık, susuzluk, temel gıda ve tıbbi malzeme eksikliği sahadaki durumu giderek kötüleştiriyor.
İsrail hükümeti bir nevi Nazi imha kamplarına çevirdiği Gazze’deki 2 milyonu aşkın insanı ya bombalarla ya da açlık ve susuzlukla katlediyor. Neredeyse 1 yıldır devam eden bu zulmün sona ermesi, kalıcı ateşkesin tesisi ve insani yardımların engelsiz akışı için hepimize, tüm dünyaya özellikle Birleşmiş Milletlere önemli görevler düşüyor. Ziyaretimizde bunları bir kez daha muhataplarımıza hatırlatacağız.
İlk günden beri İsrail’in hedefinin sadece Gazze olmadığını söylemiştim. Lübnan’a yönelik son günlerde yapılan saldırlar İsrail yönetiminin savaşı bölgeye yayma planlarına dair endişelerimizi haklı çıkarttı.
Netanyahu ve şebekesi radikal Siyonist ideolojilerini hayata geçirmek için her türlü provokasyona her türlü tahrike başvurmaktadır. İlk kıblemiz mescidi aksaya yönelik saldırılar ve tacizlerde aynı kirli senaryonun birer parçasıdır.
Türkiye olarak bu konudaki hassasiyetimizin hangi seviyede olduğunu daha önce defalarca ifade ettik. Bugün de aynı yerdeyiz. Bölgemizin büyük bir felakete sürüklenmemesi için İsrail üzerindeki baskıların daha da artırılması gerekiyor.
Genel Kurul marjında BM Genel Sekreterinin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla Türk Evi’nde görüşmelerim olacak. Bütün bunlarla beraber bu ikili görüşmeler yanında yine bizlerden randevu talebinde bulunan devlet başkaları ve hükümet temsilcileriyle görüşmelerimi sürdüreceğim. Ziyaretimizde ABD’de yaşayan vatandaşlarımızla da bir araya geleceğiz. Düşünce Kuruluşu temsilcileri ve Amerikan iş dünyasının seçkin üyeleriyle de temaslarımız olacak.
İsrail bir kez daha bir devlet gibi değil bir terör örgütü gibi saldırılar düzenliyor. Özellikle bu dijital saldırıları şu anda devreye almış olması bunun çok açık ve net ifadesidir. İsrail bu saldırılarda sivil hassasiyetinin bulunmadığını, kendi nefret edici emellerine ulaşmak için de her yolu deneyeceğini de ortaya koymuştur. Bu saldırının başka bir anlamı da bizim tüm ikazlarımıza rağmen bazı batılı ülkelerin de desteklerini yanına alarak çatışmaları Lübnan ve bölge geneline yayılmaktadır.
Özellikle dostum Necip Mikati ile evvelsi gün yaptığım görüşmede kendisi de şu anda çok ciddi sıkıntılar içerisinde olduklarını ifade etti. Bu konuda bizler beler yapabiliriz konuştuk. Şu anda bölge açıklanamayacak derecede büyük bir krizle karşı karşıyadır.
Batılı ülkeler başta olmak üzere uluslararası toplum, İsrail’in bu canice eylemleri seyretmeyi bırakmalı ve caydırıcı adımları atmalıdır. İnsanlığın kaybedecek bir günü dahi kalmamıştır.
Suriye’deki gerilim artık sona ermesi gerektiğini, oradaki istikrarsızlığın başta terör örgütleri olmak üzere tabii İsrail’in bir devlet terörü estirdiğini çok açık ve net ortaya koyacağız. Bu artık sıradan bir basit terör değil bir devlet terörüdür.
Türkiye ve Suriye’nin birlikte atabileceği adımlar, Şam yönetiminin muhaliflerin bir süredir Suriye’de çatışmasızlığı sağladığını görüyoruz. Bu durum kalıcı bir çözüm için etkin bir kapı aralamak adına elverişli bir ortam sağlıyor. Biz çağrımızı yaptık. Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için Beşar Esad ile görüşme irademizi de ortaya koyduk. Biz şimdi karşı taraftan cevap bekliyoruz. Halkı Müslüman iki ülke olarak artık bu birlikteliği bu beraberliği bir an önce gerçekleştirelim istiyoruz.
BM Genel Kuruluna katılmak için ajandamız dolu gidiyoruz. Orada birçok dünya lideri olacak. Şu an itibarıyla ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme var mı henüz kesinleşmedi. Ana gündemimiz BM Genel Kurulu ve oradaki temaslar olacak. Biden veya daha başka sürpriz görüşmeler berede nasıl olur bunların hepsini oradaki gelişmelerle ele alacağız. Ancak çeşitli vesilelerle görüşebiliriz."
Hibya Haber Ajansı