Avşar, sosyal devletin hükümet edenlerin, devletin imkan ve olanaklarını millet için kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde sosyal refahı, güvenlik ve esenliği sağlamak üzere kullanması olduğunu belirtti. Avşar, “Bu noktada; halkın ekonomik gelişmişliğini sağlamak, refah düzeyini attırmak ve bu doğrultuda birtakım politikalar geliştirmek ve eyleme dökmek başlıca vazifesidir.” dedi.
“Bununla birlikte sosyal devlet ilkesi gelir ve servet dağılımının korunabilmesi, bu suretle sosyal barışın ve sosyal adaletin temini için devlete ekonomik ve sosyal hayata müdahale etme yetkisi de vermektedir.” diyen Avşar, “Bu yetki yerinde, vatandaş çıkarı ve kamu yararı gözetilerek kullanılmalıdır.”
Avşar, Türkiye'de son yıllarda uygulanan popülist ve irrasyonel politikaların, ekonomik dengeleri bozduğunu, gelir ve servet dağılımı arasındaki dengeyi altüst ettiğini, bu durumun tetiklemesiyle yoksulluk ve açlığın yaygınlaşıp derinleştiğini söyledi. Avşar, “Ülkelerin gelir ve servet dağılımındaki dengeyi gösteren 'gini katsayısı' 2023 yılı verilerine göre ülkemiz, Avrupa’da en yüksek değere sahip ülkedir. Dolayısıyla gelir ve servet dağılımı arasındaki eşitsizliğin en derin olduğu ülke, yüzde 42 ile Türkiye olmuştur.” diye konuştu.
Devletin, toplum kesimleri arasındaki refah ve ekonomik güç farklılıklarını belli aygıtlarla düzenlemek ve dolayısıyla sosyal ve toplumsal güven ve huzuru sağlamak durumunda olduğunu, bu çerçevede gelir ve servet dağılımı arasındaki dengesizlik ve bozulmanın sosyal patlamalara sebep olmasının önü alınabilir.
“Eylül ayı açlık sınırı 20 bin, yoksulluk sınırı 65 bin civarındayken asgari ücret 17 bin 2, en düşük emekli aylığı 12 bin 500 TL’de kalmıştır.” diyen Avşar, “Bu rakamlarla tüm asgari ücretlilerin ki; çalışanların yarısına tekabül ediyor, açlık sınırı altında ve neredeyse tüm çalışanların yoksulluk sınırı altında yaşaması demektir ve ülkemizin gini katsayısını doğrular niteliktedir.” ifadesini kullandı.
Avşar, verilerden de anlaşılacağı üzere Türkiye'de açlık ve yoksulluk sınırı ile en düşük emekli aylığı ve asgari ücret arasındaki kolerasyonun bozulduğunu, toplumsal infilak ve sosyal krize yol açma ihtimalinin yüksekliğini gösterdiğini söyledi. Ülke güvenliğini, iç huzuru ve esenliği tehdit eden en temel sorun, ekonomik problemler ve gelir dağılımındaki bu dengenin bozulması olduğunu ifade eden Avşar, “Çünkü ekonomik krizler sosyal krize ve toplumsal cinnete yol açabilmektedir. Bu noktada yoksulluğu ve açlığı ülke gündeminden kaldırmak, ekonomik sorunları bertaraf etmek ve dolayısıyla sosyal huzuru sağlamak ancak sosyal devlet ilkelerine uygun ekonomik politikalara ağırlık vererek, bilimin ışığında ve liyakatle yürümekle mümkündür.” diye konuştu.
Sözlerinin sonunda partisinin ekonomi programına ve sosyal politikalarına değinen Avşar, “DEVA Ekonomisiyle özgürlükçü ve demokratik sosyal politikalarıyla ülkemizi bu ekonomik kriz, yoksulluk ve suç sarmalından kurtaracak; Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkaracağız.” dedi.
Avşar, günün önemine binaen 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Gününde umuda, gayrete ve inanca davet ettiğini belirtti.
Hibya Haber Ajansı