Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yer alan Ahmet Arif Müzesi, mimarisiyle yerli ve yabancı turistlerin beğenisini toplamaya devam ediyor.
Ahmet Arif Müzesi’nde görevli memur İlker Taraman, şehrin kültürüne uygulan inşa edilen tüm mimarilerde avlu girişince üç kapı bulunduğunu söyledi.
Birincinin evin dış kapısı, ikincisinin eşik girişi denilen yer, üçüncüsünün ise avlu kısmı olduğunu belirten Taraman, evlerin kapısında iki tokmak bulunduğunu dile getirdi.
Taraman, tokmaklardan yuvarlak ince sesli olanını eve misafir olarak gelen kadınların kullandığını, düz ve kalın sesli olanını ise erkek misafirlerin kullandığını belirterek, şunları ifade etti:
“Böylece ev halkı, gelen misafirin kim olduğunu anlar ve kapıyı öyle açar. Güneydoğu’da havalar da çok sıcak olduğu için evlerin asıl odaları küçük yapılırdı. Avlu geniş ve daha büyük yapılıyordu. Çünkü insanlar, günün yarıdan fazlasını avluda geçirirdi.”
Eskiden kültür ve örfe uygun yapılar denilen eski Diyarbakır yapılarında evlerin tüm camlarının dışarı değil, evin avlusuna bakacak şekilde yapıldığına değinen Taraman, “Bunun temel sebebi, başka insanları rahatsız etmemek, mahalleler dar ve evler yan yana olduğu için kimse kimsenin evini, mahremini görmesin anlayışıyla her evin camları yine kendi avlusuna açılırmış.” dedi.
Taraman, Diyarbakır’ın neredeyse tüm binalarında bazalt taşı kullanıldığını dile getirerek, “Bu taş Karacadağ’dan çıkıyor ve kültürel yapıya uygun olduğu için bu tercih ediliyor. Bu gördüğünüz orta halli bir ailenin konağı. Daha büyük paşa konaklarında varlıklı ailelerin konaklarında vs. avluda 4 mevsim dönülebiliyormuş. Avlu 4 mevsimde de kullanılabiliyormuş.” diye konuştu.
Hibya Haber Ajansı