1960'larda ortaya çıkan ve gitgide daha popüler hale gelen “Tüketim Toplumu” kavramının, alışveriş alışkanlıklarını uzun yıllardır şekillendirdiğine dikkat çeken Özcan, “Satın al, kullan ve at: Bu yaklaşım, hammadde tedarikini, tedarik zincirlerini ve atık yönetimini etkileyen yerleşik bir rutin haline geldi" dedi ve ekledi:
"Ancak, bu yaklaşımın küresel iklimi ve dünyanın sınırlı doğal kaynak stokunu etkileyebileceğinin farkına varmamızla birlikte, bu durum değişiyor. Tüm iş birimleri, çevresel kaygılara bir şekilde yanıt vermek durumundadır."
Elektrik sektöründeki müşterilerinin, ürünlerin çevre üzerindeki etkileri hakkında daha önce hiç olmadığı kadar ayrıntılı sorular sorduklarını vurgulayan Özcan, "Gezegenimiz için iyi olan, işimiz için de iyi mi?" sorusunun yanıtını şöyle veriyor:
"Elektrifikasyon, petrol ve gaz gibi fosil yakıtların doğrudan kullanımından uzaklaşmak anlamına gelir. Dolayısıyla bu yaklaşım müşterilerin elektrikli araçlar ve elektrikli araç şarj istasyonları, elektrikli ısıtma sistemleri ve benzeri ürünleri içeren ürünlere yatırım yapmasını kapsar.
"Bu dönüşüm, fosil yakıtlı ticari elektrik üretiminin karbon yoğunluğu daha az olan kaynaklardan elde edilen elektrik üretimiyle değiştirilmesi ve çatı güneş panelleri gibi varlıklardan konutlarda daha fazla enerji üretilmesi anlamına gelen enerji geçişinin bir parçasıdır.
"Ev sahiplerinin ve ticari bina sahiplerinin, hem yeni hem de renovasyon yapılmış binalarda enerji geçişine nasıl yaklaşacaklarını düşünmeleri gerekir. Elektrik altyapısının ek yükleri nasıl destekleyeceği ve farklı elektrik akışlarını nasıl yöneteceği, üzerinde durulması gereken önemli bir konudur.
"Tamamen elektrikli bir yaşam tarzı, elektrikli araç şarj istasyonlarını, güneş enerjisi invertörlerini, ısı pompalarını, akülü enerji depolama sistemlerini ve bunları birbirine bağlayan dijital sistemleri kapsar. Bu tip bir yaşam tarzı, elektrik sektöründeki iş dünyası için iyidir, ancak öncelik her zaman döngüsel ekonomide olmalıdır."
Döngüsel ekonomide ürünlerin onarım, geri dönüşüm ve yeniden tasarım yoluyla mümkün olduğunca uzun süre kullanımı sağlandığını vurgulayan Özcan, "Diğer bir deyişle, ürünler tekrar tekrar kullanılabilir. Bu, ürünlerin kullanım ömrü sonunda geri dönüştürülmeden önce birkaç kez yenilenmesi, yeniden kullanılması, yeniden tasarlanması ve yeniden dağıtılması anlamına gelir" dedi ve şöyle açıkladı:
"Döngüsel ekonomi, esnekliğe ve yeniden üretime vurgu yaparak ürünlerin geliştirilmesi, üretilmesi ve desteklenmesine yönelik yeni bir yaklaşımı içerir. Malzemelerden en iyi verimin alınması için dijital tekniklerin kullanılmasını içeren kapalı döngü üretimi de giderek daha önemli hale gelmektedir.
"Döngüsel ekonominin uygulanmasıyla ilgili dönüşümün ölçeği çok büyük ve kapsamlıdır çünkü bu dönüşüm, malzeme tedarikinden kullanım ömrü sonu stratejilerine kadar tüm endüstriyel değer zincirini etkilemektedir. Döngüsel ekonomi, ürünlerin geri dönüşümünden çok daha fazlasıdır.
"Kuşkusuz, döngüsel ekonomi yaklaşımını herhangi bir endüstriye uyarlamak pahalıdır. Ancak, döngüsel ekonomiyle, elektrik sektöründe hem çevresel avantajlar hem de pratik değerler kazanmak mümkündür.
"Bunun nedeni, enerji geçişinin temelini oluşturan ürünlerin birçoğunun yeni bir türde olması, çoğunun şu anda aşina olduğumuz ürünlerden çok daha karmaşık yapıda olması ve bazılarının nadir toprak metalleri gibi çok değerli hammaddelere dayanmasıdır.
"Toplum olarak, işletmeler olarak ve kendi kullanımımız için elektrikli ürünler satın alan tüketiciler olarak, bu yüksek değerli ürünleri hızlı bir şekilde elden çıkarmaktan kaçınmayı tercih edeceğiz. Bu ürünlerin içerdiği hammaddelerden en iyi şekilde yararlanmak için döngüselliğe yönelmek zorundayız.
"Bu durum, tedarikten toptancılığa ve perakendeciliğe kadar her aşamadaki tedarik zincirlerini kesinlikle etkileyecektir. Tabii ki bu, aynı zamanda, doğal kaynakların tüketimini de sınırlayacaktır."
Avrupa'daki ve dünyanın diğer bölgelerindeki hükümetlerin, enerji geçişinin hızını artırmak ve döngüsel ekonomi tekniklerinin uygulanmasını teşvik etmek için halihazırda yasalar çıkarmakta ve yönetmelikler geliştirmekte olduklarına dikkat çeken Özcan, şöyle devam etti:
"Avrupa Birliği'nde Üye Devletler, fosil yakıt kullanımının azaltılması başta olmak üzere sürdürülebilirliğin neredeyse tüm yönlerini kapsayan Fit-for-55 (55’e Uyum) ve RePowerEU yasama programlarından çıkan yasalara uymak zorundadır. Aynı durum AB dışındaki Avrupa ülkeleri için de geçerlidir.
"Benzin ve dizel yakıtlı araçların kullanımdan kaldırılmasına ilişkin son tarihler, yönetmeliklerin karbon azaltımına nasıl katkıda bulunacağına dair iyi bir örnektir. Elektrikli araç sahibi olmak, elektrikli araçları şarj etme ihtiyacı nedeniyle bina sahiplerini elektrifikasyona teşvik edecektir.
"Döngüselliğin araç üretim endüstrisinde nasıl yaygınlaşacağını görmek kolaydır. Artık mobilite için kullanılamayan, ancak binalarda enerji depolamak için statik uygulamalara mükemmel şekilde uygun olan eski araç aküleri için pazarlar halihazırda ortaya çıkmaktadır.
"Döngüsel ekonomi çoğu insanın anladığı mantıklı bir yaklaşımdır ve bunu pratikte de hayata geçirmemiz gerekmektedir. Sürdürülebilir bir elektrik üretim ve tedarik endüstrisi, düşük karbonlu bir dünyanın önemli bir değeri olacaktır.
"Hükümetler tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikler, tüketici tercihleri ve finansal piyasalar tarafından yönetilen çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (ESG) yatırımları yoluyla yönlendirilen sürdürülebilirlik ve enerji geçişi, hem gezegenimizi hem iş dünyasını yeniden şekillendirecektir.
"Enerji geçişinin gezegenimiz için mi yoksa iş dünyası için mi iyi olması gerektiği sorusunun cevabı bizim için gayet nettir: Enerjii geçişi, her ikisi için de iyidir.
Hibya Haber Ajansı