Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Sözlerime başlarken 86’ncı vefat yıl dönümünde Milli Mücadele’nin Başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Bin yıldır bu toprakların vatanımız olarak kalması için mücadele eden ecdadı bilhassa kahraman şehit ve gazilerimizi kemal-i edeple anıyorum.
Büyük ve güçlü Türkiye hedefini hayata geçirerek, ecdada olan minnet borcumuzu hep birlikte ödemenin gayreti içindeyiz. Hep söylediğimiz gibi Cumhuriyet Türkiye’si, bizim bu topraklardaki ilk değil, son devletimizdir. Daha önemlisi Türkiye’nin Edirne’den Kars’a, Trabzon’dan Hatay’a uzanan vatan topraklarından ibaret olmadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Bu gerçeğe her yurt dışı seyahatimizde tekrar tekrar şahitlik ediyoruz.
Türkiye, gelişen ekonomisi, artan itibarı, güçlenen askeri ve savunma yetenekleri, tarihinin ve kadim değerlerinin rehberliğinde takip ettiği ilkeli dış politikasıyla bölgesinin güven kaynağı olarak bir yıldız gibi parlıyor.
Türkiye Yüzyılı ülkümüzün sadece milletimizin fertleri arasında değil, gönül coğrafyamızda da beklentilerin çitasını yükselttiğini görüyoruz.
Ülkemize ve milletimize yönelik umutları Allah’ın izni ve yardımıyla boşa çıkarmayacağız. Milletimizin takdiriyle 3 Kasım 2002’de ‘Bismillah’ dediğimiz Türkiye’ye hizmet yolculuğumuzda 3 Kasım 2024 tarihi itibarıyla 22 seneyi geride bıraktık.
Son 22 yılda saymakla bitiremeyeceğimiz sayısız projeyi, tesisi, hizmeti, yatırımı ve icraatı Türkiye’ye kazandırmanın bahtiyarlığını yaşadık. Vesayetle malul bir demokrasi yerine milli iradenin üstünde hiçbir gücün, hiçbir odağın olmadığı gerçek demokrasiyi ülkemizde egemen kıldık.
Yönetime istikrar getirmek suretiyle Türkiye’ye güç ve enerji kaybettiren oligarşik yapıların vesayet heveslerini kamçılayan özellikle ömrü 1-2 seneyi dahi bulmayan yamalı koalisyonlar dönemine biz son verdik.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçerek yönetimde istikrarın kurumsallaşmasını, kalıcı ve sürekli hale gelmesini sağladık.
Türkiye, hükümetlerimiz döneminde tartışmasız bütün alanlarda rekordan rekora koşmuş, tarihe altın harflerle yazılacak başarılara imza atmıştır.
Siz bakmayın birilerinin eski Türkiye güzellemesi yaptığına. Onların derdi, milletin eski Türkiye’de yaşadığı mahrumiyetler ve zulümler değil, kendi şahsi ve zümrevi çıkarlarıdır.
Ülkemizin son 22 yılının önemli bir kazanımı da milletin ortak değerlerini bu süfli gayeleri için kullananların yüzlerindeki maskeleri indirmemizdir. Tam 22 yıldır milletin emanetine layıkıyla sahip çıkmanın, milletin teveccühüne ve güvenine mazhar olmanın, Türkiye’ye hizmet sancağını şanla, şerefle, iftiharla taşımanın yani insanımıza olan şükran borcumuzu en güzel şekilde ödemenin derdindeyiz. Bunun hasbi mücadelesini veriyoruz. Elbette bugünlere kolay gelmedik.
Vesayetin tuzaklarından darbe girişimlerine, teröre kadar nice ihanetlere maruz kaldık. Nice sinsi saldırıyı püskürttük. Tek başına 15 Temmuz gecesinde istiklalimize ve istikbalimize kasteden bir alçak saldırıyı, bir alçak planı içerde ve dışardaki planlayıcılarının başlarına geçirmiş olmamız bile tarihi bir başarıdır.
İktidar ve ittifak olarak milletin emanetine sıkı sıkıya sahip çıkmaya devam edeceğiz. Rabbim ömür, milletimiz de onay verdikçe Türkiye’ye ve Türk milletine hizmete devam edeceğiz. Bu vesileyle 3 Kasım 2002’den bugüne kadar hükümetlerimizde görev almış, büyük ve güçlü Türkiye davamıza omuz vermiş, ülkemizin kalkınması için taş üstüne taş koymuş her bir arkadaşıma, Bakanlar Kurulu ve kabine üyelerimizin tamamına buradan teşekkür ediyorum.
Son kabine toplantımızdan bugüne dek yurt içinde ve yurt dışında yoğun programlarımız oldu. Cumhuriyetimizin ilanının 101’inci yıl dönümünü 81 ilimizde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’inde ve yurt dışı temsilciliklerimizde coşkuyla kutladık.
TUSAŞ’ın Kahramankazan’daki tesislerini ziyaret ederek, TUSAŞ çalışanlarına terör saldırısından dolayı geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Bu vesileyle yerli ve milli imkanlarla geliştirilen GÖKBEY helikopterlerimizden ilkinin Jandarma Genel Komutanlığımıza teslimini de gerçekleştirdik. Yıl sonuna kadar 2 adet GÖKBEY daha Jandarmamıza teslim edilecek.
AK Parti grup toplantımızda gündemdeki meselelere dair duruşumuzu ve fikirlerimizi kamuoyumuzla paylaştık. Grup konuşmamızda detaylıca çizdiğimiz çerçeveye önümüzdeki dönem siyasetinin yol haritası olarak bakılmalıdır.
Türkiye, Kandil’deki terör baronlarının körüklediği bu kanlı ve kalleş ölüm tezgahını darmadağın etmekte kararlıdır. Bundan da geri adım atmayacaktır. Mücadelemiz, sadece askerimize, polisimize, güvenlik korucularımıza ve sivil vatandaşlarımıza kurşun sıkanlarla sınırlı değildir. Bizim asıl mücadelemiz, teröristler yanında bunları üzerimize salanlarla, terör belasını 40 yıldır bu milletin başına musallat edenlerledir.
Bölgemizde sınırlar kanla, bombalarla, siyasi suikastlarla yeniden çizilmeye çalışılırken, devlet ve millet olarak yolumuza eski tas, eski hamam devam etmeyeceğiz. Küresel sistem, Soğuk Savaş’tan beri en büyük değişimini yaşarken, bizim gelişmeleri tribünden seyretme gibi bir lüksümüz bulunmuyor.
Ya bu süreci cesur adımlarla bir şekilde kendi lehimize çevireceğiz ya da Allah korusun istikbalimizi ipotek altına alacak bu sorunlarla karşılaşacağız. Bunun önündeki engellerin en başında bölücü terör belası vardır. Uhdemizde bulunan tüm imkan ve araçlardan istifade etmek suretiyle bu terör kamburundan ülkemizi inşallah ebediyen kurtaracağız. Bu konuda hem iktidarımızın hem de partimizin ve Cumhur İttifakı’nın iradesi, azmi, kararlılığı, dayanışması en üst düzeydedir.
Demokrasi ile şiddet, sivil siyaset ile terör aynı kapta bir arada bulunmaz, bulunamaz. Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde sırtını terör örgütüne dayayarak siyaset yapılmasına müsaade edilmez. Avrupa dahil dünyanın her yerinde böyle bir tavır, siyasi partiler için kapatma, bu siyaseti yapanlar için cezai takip sebebidir. Çünkü demokrasinin ilk ve öncelikli şartı, şiddeti reddetmek, terörle araya kalın duvarlar örmektir.
Ülkemizde sivil siyasetin meşru kapıları ardına kadar açıkken, hileli yöntemlerle bölücü örgüte kuklalık yapanlara müsamaha gösterilmesi asla beklenemez. Şu tutarsızlık, bizim gibi milletimizin de gözünden kaçmıyor. Yargının ve idarenin, bazı belediyelerle ilgili aldığı hukuki ve idari tedbirler konusunda 2 haftadır ortalığı ayağa kaldıranlar maalesef Kandil’den yerel yönetimlere uzanan kirli ve kanlı elleri ısrarla görmezden gelmektedir.
Seçilmiş başkanlar değil, örgütün atadığı ne idüğü belirsiz tipler tarafından yönetilen belediyelerin, şehirleri yerine terör örgütüne hizmet edeceği izahtan varestedir. Milletin boğazından kısarak ödediği vergilerden belediyelere tahsis edilen helal kaynağın bölücü haramzadelere aktarılmasına asla izin veremeyiz.
Terör örgütünün belediye gücüyle haraç mekanizmaları kurmasına göz yumamayız. Bölücü örgüt komiserlerinin belediye binalarının mahzenlerinde başkan tokatladığı, belediye araç gereçlerinin hizmet için değil, çukur kazmak için kullanıldığı bir manzarayı bu ülkeye ve şehirlerimize kesinlikle yaşatmayacağız.
İnanıyorum ki böyle bir tabloya bizim gibi akıl ve vicdan sahibi hiç kimse rıza göstermez. Hiç kimse kayıtsız kalamaz. Bunu tasvip edemez. Görevden alınan tüm belediyelerde olan işte budur.
Esenyurt Belediye Başkanının, kağıt üzerinde bir başka partinin mensubu gözükmesi bu hakikati değiştirmiyor. Asıl üzüntü verici olan ise devletin bu çerçevede hayata geçirdiği meşru tasarrufları karşısında adeta aslan kesilenlerin polisimize, jandarmamıza atılan taşlar, bombalar karşısında süt dökmüş kediye dönmeleridir.
Kürsüden savcıları, kaymakamları, valileri pervasızca tehdit edenlerin, bölücü örgütün şehirdeki uzantılarının estirdikleri terör karşısında tek bir cümle dahi kurmadıklarını daha doğrusu kuramadıklarını ibretle takip ediyoruz. Bunun adı korkaklıktır, ikiyüzlülüktür. Teröre teslim olmak, kendi çıkarları için koskoca bir milletin geleceğini tehlikeye atmaktır.
Meselenin daha vahim tarafı ülkenin ikinci büyük partisinin, dümeni kırılmış gemi gibi misali sürekli sağa sola savrulmadır. Bakıyorsunuz bir gün bu partinin Sayın Genel Başkanı, Ankara’da vatan, millet, bayrak, Cumhuriyet edebiyatı yapıyor. Aynı kişi ertesi gün bakıyorsunuz ülkenin bir başka köşesinde Türkiye’yi açıkça tehdit edenlerle alçak terör eylemlerini övenlerle ve şehir eşkıyalarıyla aynı otobüsün üzerinde korsan miting düzenliyor.
Esasında tüm bu yaşananlar, bize şunu gösteriyor. Ülkenin en eski partisinin birilerinin kişisel kariyeri uğruna kurduğu ittifakın müttefiklerini özellikle Türkiyelileştirmek yerine ana muhalefetin kendisini enfekte etmekte, zehirlemekte, kurucu değerlerinden saptırmaktadır. Görüyoruz ki artık ana muhalefet yok tabii, muhalefet var. Bu parti giderecek ittifak ortaklarının rengini alıyor. Nitekim bu benzerlik, siyaset diline ve üslubuna da yansımıştır.
Teröre, teröristlere ve Kandil’in komiserlerine iradesini teslim etmeyenlere devlet olarak gereken desteği sağlamaktan imtina etmeyiz. Nitekim bu doğrultuda irade gösteren belediye başkanlarına seçildiği yere bakmaksızın devletimiz tüm imkanlarıyla sahip çıkmakta, destek vermektedir.
Bugüne kadar en zor zamanında yanında olduğumuz Irak’ı bundan sonra da tüm imkanlarımızla destekleyeceğiz. İslam dünyasının en önemli ekonomik ve ticari iş birliği platformu olan İSEDAK’ın 40’ıncı Bakanlar Toplantısı’na İstanbul’umuzda ev sahipliği yaptık.
Türk dünyasının birlik ve bütünlüğüne büyük önem veriyoruz. Nitekim Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurulması ile bu yönde tarihi bir adım attık. Teşkilatın 11’inci Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ni Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te Sayın Çabarov’un ev sahipliğinde başarıyla icra ettik. Zirve vesilesiyle 8 yeni anlaşma imzalandı.
Ülkemizde bir kesim Cumhuriyetin özüne ve asli kimliğine dönmesinden ciddi manada rahatsızlık duymaktadır. Bizim gardırop Atatürkçüleri ve son dönemde de sosyal medya Atatürkçüleri olarak tarif ettiğimiz bu malum çevreler, imtiyazlarını kaybetmemek uğruna ellerine geçirdikleri her fırsatı istismar ediyorlar.
Rahatsızlıklarının sebebini açıkça söylemek yerine saçma sapan ikilikler ihdas ederek Türkiye’nin sembolleri arasında zıtlık çıkarmaya daha doğru bir ifadeyle fitne çıkarmaya gayret ediyorlar. Bunun en son örneği Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile Çankaya Köşkü’dür.
Çankaya Köşkü’nü de milletin evi ve kıvanç kaynağı olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni de en verimli şekilde kullanmaya devam edeceğiz.
Kasım ayının ilk cumartesi günü ihracat rakamları açıklandı. Ekonomimizin lokomotifi olarak gördüğümüz ihracatımızdaki yükseliş, kesintisiz sürüyor. Ekim ayı ihracatımız, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,6 artış ile 23,6 milyar dolara çıktı.
Ekim ayında da gelen rekor ile son 15 ayın 10’unda o ayın ihracat rekoru kırıldı. Yıllıklandırılmış ihracatımız ise yüzde 3,1 artışla toplam 262,3 milyar doları buldu. Ekim ayı itibarıyla son 12 ayda yıllıklandırılmış dış ticaret açığı geçen yılın aynı ayına göre 35,1 milyar dolar azaldı.
Merkez Bankamızın brüt rezervlerinin 159 milyar dolarla tarihimizin en yüksek seviyesine çıktığının müjdesini bugün sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye, gerek uyguladığı program gerekse sahip olduğu potansiyelle gelişmekte olan ülkeler içinde pozitif yönde ayrışmaktadır.
3 büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notu ikişer kademe artırılan tek ülke olmamız elbette tesadüf değildir. Ekonomi programımızı kararlı bir şekilde uyguladıkça daha pek çok alanda olumlu neticeler almaya devam edeceğiz.
Kasım ayını yurt dışı toplantılar bağlamında oldukça yoğun geçiriyoruz. İnşallah yarın sabah İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Ortak Zirvesi için Riyad’a gidiyoruz. Gazze başta olmak üzere işgal altındaki Filistin toprakları ve Lübnan’daki katliamları görüşeceğimiz toplantının hemen ardından salı günü Dünya İklim Eylem Zirvesi’ne katılmak üzere Bakü’ye geçeceğiz. Hafta sonu ise G20’nin Rio’ya yapılacak Liderler Zirvesi’ne iştirak etmek için Brezilya’ya hareket edeceğiz. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum.”
Hibya Haber Ajansı